Azerbaycan'dan Yönetmen Elçin Musaoğlu, 2. Sultanbeyli Uluslararası Kısa Film Yarışması'ndaydı

2. Sultanbeyli Uluslararası Kısa Film Yarışması’nda 17 Aralık tarihinde Ulusal Yarışma Finalistleri’nin gösterimi sonrası film ekipleriyle soru-cevap etkinliği gerçekleştirildi. Etkinlik sonrası Uluslararası Yarışma’nın jürisinde yer alan Azerbaycan’dan yönetmen Elçin Musaoğlu, sinemanın incelikleri hakkında bir söyleşi gerçekleştirdi.

 

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün katkılarıyla, Sultanbeyli Belediyesi tarafından düzenlenen 2. Sultanbeyli Uluslararası Kısa Film Yarışması, 17 Aralık Cuma günü Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Yeşilçam Sineması’nda seyirciyle buluştu. Ulusal yarışma kategorisindeki filmlerin gösterildiği programda seyirciler, merak ettikleri soruları da ekiplere yöneltme fırsatı yakaladı. Sultanbeyli Belediyesi Kültür Müdürü Yavuz Selim Kurt’un katıldığı ve moderatörlüğünü sinema yazarı Suat Köçer’in üstlendiği söyleşide ise Azerbaycan’dan yapımcı ve yönetmen Elçin Musaoğlu konuşmacı olarak bulundu.

 

Azerbaycan Görüntü Yönetmenleri Birliği ve Türkiye Belgesel Görüntü Yönetmenleri Birliği üyesi, Belgesel Filmlerin ve Yazarlık Programlarının Geliştirilmesini Destekleme Derneği’nin kurucusu, Oscar Ödülleri’ne aday olan ve çok sayıda ödüle layık görülen “The 40th Door” ile 71. Venedik Uluslararası Film Festivali başta olmak üzere çok sayıda ödül alan “Nabat” filmleri dahil 50’ye yakın belgesel ve kısa filme imza atan yapımcı ve yönetmen Elçin Musaoğlu, sinema sanatı ve filmlerin yolculuğu üzerine deneyimlerini paylaştı. 

 

“Filmi Ortaya Koymak İçin Onu Yaşamak Gerekir”

Yoğun bir ilgiyle takip edilen söyleşide Elçin Musaoğlu, filmlerin sinema salonlarında izlenmesinin önemi üzerinde dururken, “Sinemanın edebiyat olmadığını düşünüyorum. Sinemanın esas silahı görüntüdür.” ifadelerine yer verdi. Bir filmi, beyazperdeye yansıtmak için onu yaşamak gerektiğini belirten Musaoğlu, “Filmin büyümesi gerekir. Ona enerjini vermelisin. Ben her film çıktıktan sonra hasta olurum mesela.” dedi.

 

“Belgesel Film Çekerken Beyninizdeki Dişli Çarklar Dönmeye Başlıyor”

Sürekli kitap okuyup, film izlediğinden bahseden Musaoğlu, bu tür etkinlikler sırasında aklından geçenin ise “Yapılanları yeniden yapmaya ihtiyaç var mı?” sorusu olduğunu dile getirdi. Başarılı yönetmen Elçin Musaoğlu, genç sinemacılara belgesel filmlerle başlamaları konusunda tavsiyede bulunurken, “Çünkü belgesel filmin insana ve yönetmene çok büyük etkisi var.  Uzun veya kısa film çektiğiniz zaman her şey senaryoda oluyor, ama belgesel filmde elinin altında bir şey bulunmuyor ve neler çekmelisin diye düşünüyorsun. Böylece beyninizdeki dişli çarklar dönmeye başlıyor ve sanki seni bir dövüşçüye çeviriyor.” diye konuştu.

 

Ulusal Yarışma Finalistleri Seyirciyle Buluştu

Yarışmanın Ulusal Yarışma Seçkisi’nde yer alan Nuri Cihan Özdoğan’ın “Aynı Gecenin Laciverti”, Volkan Güney Eker’in “Larva”, Özgürcan Uzunyaşa’nın “Cehennem Boş Tüm Şeytanlar Burada” Zahid Çetinkaya’nın “Fraktal: Para Adam”, Ömer Dişbudak’ın “654 Gram”, Ersan Bayraktar’ın “7 Kör Adam”, Ali Cabbar’ın “Bahçeler Put Kesildi”, Ahmet Serdar Karaca’nın “Happy Anyway”, Aziz Alaca’nın “Göl Kenarı” ve Hatice Kübra Ergen’in “Merjem” filmlerinin gösterimi sonrası ekip söyleşileri yapıldı. Söyleşilerin yönetmenliğini yönetmen Cemalettin Baş üstlendi.

“Aynı Gecenin Laciverdi” filminin yönetmeni Nuri Cihan Özdoğan, II. Dünya Savaşı sonrası kara film konusuna merakla yola çıktığını ve bunu da karikatürize ederek yansıttıklarını belirtirken, “Gerçek bir dünya olmadığı için bunu nasıl yansıtacağımızı düşündük. Bu şekilde hücre animasyon tekniğine karar verdik.” dedi. “Larva” filminin yönetmeni Volkan Güney Eker, 2010 yılında yapılan bir araştırma haberinden yola çıkarak filmi kaleme aldığını söylerken, “Araştırmaya referandum haberleri arasında denk gelmiştim. O an, aslında bunun haber olması gerektiğini düşündüm.” dedi. Ayrıca babanın görünmediği yerlerde sinek sesine yer verdiklerini ve sonunda kötülüğün çoğalmasını da larvayla anlattığını dile getirdi. “Cehennem Boş Tüm Şeytanlar Burada” söyleşisine ise film ekibinden Öyküsu Özyürek, Onat Bulut, Efe Subaşı, Buse Nur Can ve Doruk Yılmaz katıldı. Başrol oyuncusu Öyküsu Özyürek, hem kendi başına gelen hem de çevresinde yaşanan olayları birleştirerek, sektör içindeki taciz ve mobbing vakalarına gerçekçi bir anlatım getirdiklerini söyledi.

“Bahçeler Put Kesti” filminin yönetmeni Ali Cabbar, şehirde yaşayanların daha çok düşünmesi gereken enerji politikalarına yöneldiklerini, “Tükettiğimiz şeyler üzerine bir düşünür müyüz, kendimizin de bir çözümü olur mu diye soru soran bir hikâye oluşturmak istedim.” sözleriyle açıkladı. “Happy Anyway” filminin yönetmeni Ahmet Karaca, sevdiği birini kaybeden bir kadının, yaşadığı buhranları anlatan yapımlarında pandemi dönemi ve hissettirdiklerinden yararlandıklarını kaydetti. “Göl Kenarı” filminin başrol oyuncusu Rugül Serbest, yönetmenin kendisine inancıyla yola çıktıklarını belirtirken, “Bir hafta boyunca Leyla’ymış gibi düşünerek o olmaya çalıştım.” dedi. “Merjem” filminin yönetmeni Hatice Kübra Ergen, “Bosna Savaşı’nda mağdur olan insanlar için yapılan filmler var ve biz de kendimizce bu ve bunun gibi olayların unutulmaması adına bir film yaptık.” derken; yardımcı yönetmen Zeynep Zahide Arkan ise iki kişi olmaları nedeniyle zorlandıklarını belirtti.

Ödül Töreni 18 Aralık’ta!

2. Sultanbeyli Uluslararası Kısa Film Yarışması’nın kazananları 18 Aralık Pazar günü Atlas 1948 Sineması’nda gerçekleştirilecek ödül töreninde duyurulacak. Ödül töreninin ardından müzisyen Sedat Anar tarafından Yeşilçam’ın unutulmaz müziklerinin icra edileceği bir konser ile katılımcılara müzik ziyafeti yaşatılacak.

 

Kaynak: (BYZHA) - Beyaz Haber Ajansı